Beşi bilmem ama biz dört kardeş olarak her birimiz farklıyız. Aynı koşullar, aynı anne-baba, aynı akrabalar, aynı ev, aynı sokak, aynı ilkokul, aynı lise.

İsteklerimiz, mesleklerimiz, yeteneklerimiz, zevklerimiz, tercihlerimiz, hayata verdiğimiz anlam, olmak istediklerimiz, aldıklarımız, yediklerimiz, okuduklarımız, müzik zevkimiz, bir işi yapma biçimimiz, çalışma tarzımız, öğrenme yöntemimiz, verimli olduğumuz saatler, yaptıklarımız, yapamadıklarımız, karanlıklarımız, çaresizliklerimiz, yürüme biçimimiz, konuşma tarzımız... Hepsi, hepsi farklı...
 

Peki 4 kardeş için aynı kıyafet uygun olmuyorsa, farklı öğrenciler için aynı meslek veya aynı yöntem nasıl uygun olsun?

 

Verimli ve tatminkar hayat için, yaptığı işten hoşlanmak, hatta haz duymak şart. Bu yüzden, akademik tercihlerde en önemlisi, öğrencinin kendisini tanıması, kendine bir çok farklı açıdan bakabilmesi, farklı sorular sorarak samimi cevaplar verebilmesi :

 

Her ne meslek olursa olsun ihtiyaçlarınızın gözlenmesi önemli bir farkındalık. Mesela sizi ne motive eder? Takdir edilmek? Çalışma arkadaşları ile yakın ilişkiler kurmak? Bir grubun parçası olmak? Esnek iş saatleri? Yapabileceğine inandırılmak, güvenilmek? Ücret? Yapılan işin çeşitliliği? Prestij? Çalışma ortamının güzelliği? Dışarı ile ilişkili olmak?

 

Bir diğer irdeleme çalışma biçiminizdir? Tek mi çalışmak istersiniz, grupla mı? Teknik konular mı, finans mı? Müşteri ile görüşerek mi? Laboratuvarda mı? İteratif ilerleyerek mi, lineer mi? Araştırıp teorisini bitirerek mi? Pratiğe hemen girerek mi? Somut işler mi, soyut konular mı?
 

“Değerler” çalışması yapmak çok önemli. Ben bu yaşımda “değerler çalışması” yaptığımda anladım, benim neden dönem arkadaşlarım gibi bir bankanın bilgi işlem bölümünde çalışmadığımı. Toplumca kabul gören, ailenin önem verdiği veya mantıklı gelen değerler olmamalı arkasından gidilen yol. Her insan farklı değerlere sahiptir. Neler olabilir kişinin değerleri? Adalet, diğer insanlara yardım etmek, sosyalleşmek, topluma yararlı olmak, özgürlük, yaratıcılık, yenilikçilik… Yaptığımız çalışmalarda kişiye, “Senin için hayatta neler önemlidir?” diye sorduğumuzda verdiği cevaplar, çoğunlukla çalışma sonucu çıkan değerler listesinden farklı çıktı. "Para kazanıyorum, pozisyonum da iyi ama emeklilik için gün sayıyorum" diyen bir çalışana dönüşmemek için bu soruların cevapları bulunmalı..

 

Ben kendimi ne yaparken hayal ediyorum? Mutlu muyum? Sadece gün mü geçiriyorum? Bunu cevaplamak çok kolay değil, çünkü öğrencilerin aslında meslekler hakkında geniş, detaylı bilgileri olmuyor. Bir iki tanıdık kişinin yaşamından bir kesite bakarak ya da meslek tanıtım videoları seyrederek fikir sahibi oluyorlar. Bu yüzden ilgili yerde çalışmayı deneyimlemeyi  tavsiye ediyorum. Mümkünse değişik kişilerle veya kurumlarda en az ikişer günden 3-4 defa. Alman ekolünde, okurken staj benzeri birer haftalık çalışmayı zorunlu tutuyorlar. Bunu, gençlerin gerçekçi vizyon geliştirmeleri için çok yaralı buluyorum.


 

Doğru bölümü, mesleği seçmek çok değerli, amacımız da bu. Bunun yanı sıra hangi meslek olursa olsun, işinizi kendinize uygun esnetebileceğinizi unutmayın. Avukatlar da, yargıçlar da, hakimler de Hukuk Fakültesi okuyorlar fakat çalışma alanları oldukça farklı. Ya da Bilgisayar Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra satış bölümünde, yazılım geliştirme bölümünde, kalite test bölümünde veya uygulama görüntü tasarlama bölümünde çalışabilirsiniz. Veya akademisyen olup öğretebilirsiniz. Yani tek atışlık bir yaklaşım değil bu, devam eden bir süreç.


 

Bir çok arkadaşım 40 yaşından sonra restoran, cafe açtılar. Çok zevk alacaklarını, sevdikleri işi nihayet yapabileceklerini düşünseler de çoğu kapattı. Çünkü bu işe de gerçekçi bakıp, kendilerini neyin beklediğini araştırmadan girmişlerdi. Yine aynı yere geliyoruz. Kendini tanımak. İhtiyaçlarına gerçekçi bakmak. Değerlerini bilmek. Güçlü ve zayıf yönlerini bilmek.

 

Araştırmalar gösteriyor ki, Z kuşağı gençleri para kazanmak, çalışırken mutlu olmak dengesini, daha hızlı yükselmek için kaliteden taviz verebilen Y kuşağı gençlerinden daha iyi kurabiliyorlar. Toplumsal fayda, kişisel faydanın önüne geçmiş görünüyor. Bunlar çok umut verici veriler.


 

İnsanın kendi kendisini tanıması mümkün müdür? Toplumun ve çevrenin dayatmasına karşı kişisel güçlerini koruması mümkün müdür? Aristo’dan beri en çok irdelenen “Ben kimim?”, “Hayatın amacı ne?” felsefi sorularına cevap bulmak kolay mıdır? Evet, bir bakış açısıyla çok derin ve zor. Bir başka bakış açısıyla ise değil. Çünkü kişiye özel en iyi yolu bulmak koçluk desteği ile mümkün.


 

Biz Kartezyen koçluk olarak daha büyük yaştakiler için bile çok kolay olmayan kendini, tercihlerini, değerlerini, güçlü ve zayıf yanlarını irdelemesinde öğrencilere sistematik ve eğlenceli yollar sunuyoruz. Çünkü inanıyoruz ki, bir kişi ölçme değerlendirme anketlerindeki sorulardan çok daha fazlası. Sadece anket sorularını cevaplayarak kendini tanımak ve bölüm seçmek ne yazık ki çözüm olamaz. Tatminkar, verimli, üretken ve memnun bir gelecek için daha fazla farkındalık, konsantrasyon ve disiplin gerekiyor. Unutmayın yalnız değilsiniz.


 

Meltem Turhan Yöndem, PhD

Kartezyen Koçluk ve Danışmanlık Kurucusu