Kültürümüzde hayal etmek, boş boş oturup enginlere bakmak olarak anlaşılsa da, hayal, başlangıçtır. Ben uzun yıllardır Bilgisayar Müdendisliği bölümünde bitirme projeleri yaptırıyorum.

Önce şunu soruyorum öğrencilerime : En son ürün olarak bitmiş projeni çizebilir misin? Bana "hocam daha başlamadık" derler. "Evet ama hayalin yoksa zaten ona ulaşamayız" derim. Hayal başlangıç enerjisi, motivasyonu verir. Boş boş durmak değildir hayal, aksine hareket enerjisidir. Geleceği tasarlamaktır. Hayal kurmak, kalkıp ona ulaşmak için gerekenleri yapmaya başlamaktır. Hayalleri gerçek etmektir amaç.
 

Şimdi size sorum şu : Fizik deneylerinde tarif edildiği gibi sürtünmesiz bir ortamda, ideal koşullarda, yani tüm imkanlar verilse, kendini nerede hayal ederdin? Öncelikle şunu söylemeliyim, hayal yönetici olmak, zengin olmak gibi öğrenilmiş, mantıkla bulunan yerler olmamalı. Çünkü bu tür yaklaşımda yönetici olursam veya zengin olursam mutlu olacağım yanılgısı vardır. Bu tür isteklerde asıl istenilen gücü ele geçirmektir. Benim bahsettiğim hayal, dalgıç olmaktır mesela, denizlerde, derinlerde kendimi tam hissediyorumdur. Fizikçi olmak istiyorumdur, gerçeklikle ilgili deneyler yaparken hayal ediyorumdur kendimi. Ya da eşitlik, adalet, ülke barışıdır odağım. Kendimi iyi bir avukat, yargıç, hukukçu olarak hayal ediyorumdur. Köprüler yapmak, barajlar kurmak hayalim de olabilir. Harika çocuk öyküleri yazarken de hayal edebilirim kendimi. Ya da Wimbeldon’da tenis oynarken buluyorumdur kendimi düşlerimde.
 

Hayal, anlam katmaktır hayata. Hayal sizi daha büyük anlamla ilişkilendirdikten sonra artık bunun için çalışmak kısmı başlar :  Tümdengelim. Doktor olmak hayali için, hangi gerçek adımları atmamız gerekiyor. Hayalimiz kafamızda ve kalbimizdeyken yapılacak işler, çalışmalar artık zor gelmeyecektir. Bazen yorulup hedeften sapsak da tekrar hizalanmamızı sağlayacaktır hayal. Rüyalarınızın yaratıcısı sizsiniz, büyük ya da küçük, sınır yoktur bu alanda. Bu anlaşıldığında, planınızı desteklemenin ve nihai hedefinizi gerçekleştirmenin bir yolunu tasarlayabilirsiniz.
 

Çok sıkça gençlerden "benim hayalim yok" cümlesini duyarım. Ya da "aslında tiyatrocu olmak istedim ama izin vermediler".(kKi bu cümle benim gençlikte söylediğim sözdü). Şimdi kendime şunu söylüyorum : "Eğer hayalin bu olsaydı, tutkun bu olsaydı önünde kimse duramazdı."

 

Yaşamın sırrı gibidir hayal kurmak, geleceği tasarlamaktır. Eğer hayallerimizi izlersek, başkalarıyla paylaşmaya değer bir şeyimiz olur, umut, ilham ve yaşanacak bir anlam olur. Hayallerimizi kovalamak, cesaretimizi geliştirecektir. Çocukların büyü ve rüyaları sevmesinin bir nedeni vardır. Hayallerini kovalamayı bırakırlarsa umut da biter. Büyük hayalperestler, bağımsız olmayı ve kendi başlarına bir fark yaratabileceklerini öğrenebilirler.
 

Hayaller bizi yaşamdaki olumsuz olaylardan uzaklaştırabilir. Ya hayallerimizi ya da dramını büyüteceğiz. Hangisini tercih edersiniz? Hayallerinizi takip etme konusunda tutkulu olduğunuzda, dramın sesi kısılıyor.

 

Hayallerinizi gerçekleştirmeye adım attığınızda başarısızlık deneyimini takdir edecek, başarısızlık olarak adlandırdığınız durumun  başarının sadece bir parçası olduğunu ve sonuçta düşündüğünüz kadar kötü olmadığını öğreneceksiniz. Çünkü hepimiz hata yaparak öğreniyoruz. Nike'ın kurucu ortağı Phil Knight’ın dediği gibi, "Eğer hiç hata yapmıyorsanız, bu aynı zamanda yeni şeyler denemiyorsunuz demektir."

 

Hayallerinizi kovalayıp ne kadar çok gerçekleştirirseniz, dünyanın önünüze koyduğu sınırların çizgileri o kadar soluklaşır, her şeyin mümkün olduğu kapılar aralanır. Yapamamlar, nasıl yaparıma dönüşür.

 

Rüyanızı gerçekleştirdiğinizde, bunu ilk gören de siz olacaksınız :  ne kadar coşkulu bir an... Sonra başkalarına, dünyanın geri kalanına ilham olabilirsiniz. En azından kardeşinize, komşunuza. Siz nasıl bir dünya tercih ederdiniz? Sistemi takip eden kişilerin mi, yoksa hayalleri için yürümeyi tercih edenlerin mi arasında olmak isterdiniz?

 

Tutku, hayalinizi bulmak için en iyi ipucudur. Tutku ateştir. Tutkum da yok, kedim de diyenler olacaktır elbet. Bu özümüzden çok uzaklaştığımızı göstermektedir. Ancak üstünü örterseniz, tutkunuz kaybolur. Çok küçükten beri üzerine toprak döktüğünüzü düşünürüm bu durumda. Artık amaç, toprağı kaldırmaktır. Tutkumuzu bulup hayallerimizin yolunda, çalışarak, akıllı adımlar atmaktır.
 

Gelin "şunu yapamam", "benim tutkum yok", "hayal kurmak benim karakterime aykırı", "çok geç" gibi kalıpları bırakalım. En baştan, ilk harften başlayarak, sorular soralım ve önümüzdeki beyaz sayfaya yazmaya başlayalım. Ya da gözlerimizi kapatıp hayal edelim. En çok ne yaparken, nerede mutlu ve coşkuluyum?
 

İsterseniz gelin beraber hayal kuralım...
 

Meltem Turhan Yöndem, Phd

Kartezyen Koçluk ve Danışmanlık Kurucusu